8 Kasım 2010 Pazartesi

Duru Okyanusun Doğumgünü!

Sarışın bombanın doğumgünü vardı cumartesi rötarlı olarak gittik.Zaten bütün hafta boyunca Demir inşallah hasta olmaz deyip durmuştum kendi kendime!!Saat 15:00'te Nuh'un gemisindeydi doğumgünü.biz 16'da ordaydık çünkü benim sıpalar sıpası uyudu hep böyle oluyor tesadüf herhalde!

Orda olduğumuz halde pastanın kesilme anına yetişemedik çünkü Demir'i oyun odasından alamadım.Son anına yetiştik çığlığa.Palyaçodan hoşlanmamasından kaynaklandı diye de düşünüyorum.Kendi doğumgününde vardı ama daha 1 yaşında olduğundan anlamamıştı sanırım.
Palyaço benim oğluma yaklaştıkça bakışları değişti. Resmen git başımdan yaaa dermiş gibi bakıyordu.
Bizim zamanımızda palyaço mu vardı diye başlamayım şimdi.Küçükken bahçelievlerdeki sirke götürmüştü babam orda görmüştüm ilk defa çok eğlenmiştim.Doğumgünü genel olarak çok güzeldi herşey özenle hazırlanmıştı.Durunun kıyafeti çok güzeldi Zaten Minnie'yi çok severim daha geçen gün yazmıştım bir tesadüf daha!!Doğumgünü annemizde çok güzeldi onunda doğumgünüydü kızı ona doğumgünü hediyesiydi ne mutlu anneciğine!!
Nice sağlıklı mutlu yıllar diliyorum ikinize de.

Demir ipinden kurtulmuş bir aslan gibi daldı oyun odasına nereye gideceğini bilemedi.Hafta bir kesin gidiyoruz oysaki.Enerjisi çok fazla geliyor herhalde.Büyük çocukların oynadığı yerde oynamak istiyor,onlarla oynamak istiyor kendi yaşıtlarına bakmıyor bile onun peşinde koşmaktan ne konuştuğumu, ne yediğimi, kimle konuştuğumu hatırlamıyorum.Saat 17.30 civarları eve dönüyoruz ve yemek yemeden koltuğun üstünde sızıp kalıyorum.Gözüme bir darbe geliyor; önce önemsemiyorum uyumak istiyorummmmm,sonra saçlarımı tutuyor bağırıyorum aaaaaa diye babası ve oğlundan şen kahkahalar piskopatlar diyarına hoşgeldiniz.Uyku sersemi merte kızıyorum şiddeti komik hale getiriyorsun diye.sonra oğlum Anne,Anne gal gal (gel gel) diye beni kaldırmaya çalışıyor.Anlıyorum uyuyamayacağım istemeye istemeye kalkıyorum NEEEEEEEE atta atta ne attası benim adım atçak halim yok demeye kalmadan ağlıyor ühüüüüüüüüüüüüüüü.MAİLE çıkıyoruz arabaya biniyoruz Rüzgar nereye savurursa Üçkuyulardaki mısırcıya gidiyoruz yok Saat 00:00 ne işi var adamın orda.Kordon'a diyor baba SALEP içelim.Yaşasınnnn çok severim salep,belki mısırda vardır oğlumuzda mısırı çok sever.

Nasıl kalabalık bütün İzmir orda bedava ne dağıtıyorlarsa diyorum.Sonra kendi içimden bir ses ya bütün gençliğin burda geçti arkadaşlarınla niye kaka oldu burası birdenbire!!Yaşlandık diyorum Mert'e Bira,patates  ne gelirdik değil mi?Evet!Ama oğlumundan daha üstün birşey yyok!TAMAM! diyorum. Dönüşte Demir uyuyor saat 02:00 eee artık!

Demir'e  hamile kalmadan bir ay önce sigarayı bırakmış ve halada içmemiş biri olarak!Mert diyorum sigarasız içki ve eğlence gitmezki artık içmeyeceğimize göre bu ortamlar bana keyif vermez diyorum.Haklısın diyor.Bende rakıyı bu yüzden içmiyorum diyor ve Pazar akşamı kendi fasılını yaratarak 35 lik deviriyor:))
YARASIN kocama!!

Dün pazara gittik ailece çok severiz pazar alışverişini,yaz çok sıcak olduğundan hiç gitmemiştik yani Demir ve ben!Dün sabah erkenden pazara gittik.Demir gal gal gal diye bağıra bağıra bi hal oldu.Herkesi güldürdü Üçkuyular pazarı maskotu Demir'Di.

Güzel bir haftasonuydu biz çok eğlendik!!

1 yorum:

Seçil dedi ki...

canım benim güzel dileklerin için çok teşekkür ederim.Yakışıklı prensimin bloğunda bize de yer verdiğin için,doğum günümüze geldiğin için ve en önemlisi arkadaşlığın için çok teşekkürler.kocamannn öpüyoruz kızımla